İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Alevi Vatandaşların Aşure Lokmasına Ortak Oldu
(İSTANBUL) – İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Alevi vatandaşların tuttuğu 12 günlük Muharrem Matemi’nin ardından pişirilen aşure lokmasına ortak oldu. Garip Dede Cemevi’ndeki buluşmada konuşan İmamoğlu, “Hiçbir yurttaşın maddi ve manevi olarak kendisini gariban hissetmediği, bu cennet vatanın eşit hissedarı hissettiği bir ülke var etmek için el ele, kol kola, omuz omuza çalışacağız ve göreceksiniz mutlaka başaracağız” dedi
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Alevi vatandaşların tuttuğu 12 günlük Muharrem Matemi’nin ardından pişirilen aşure lokmasına ortak oldu. Garip Dede Cemevi ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen lokma paylaşımına İmamoğlu’nun yanı sıra DEM Parti Eş Genel Başkanları Sultan Özcan ve Tuncer Bakırhan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Parti Meclisi Üyeleri Mahir Yüksel, Ozan Işık, Turgay Özcan, Cem Aydın, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara da katıldı. Garip Dede Dergahı Vakfı Başkanı ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Ekrem İmamoğlu ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan birer konuşma yaptı.
“Bu anlayış bize Cumhuriyetimizin ve Atatürk’ün mirasıdır”
Aşurenin bereket, birlik ve beraberlik simgesi olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Aşure bizim tüm farklılıklarımızı bir arada uyum içerisinde yaşayabileceğimizi temsil eden kadim bir lezzet. Bereketin, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin simgesi. Biz çok büyük ve çok güçlü aynı zamanda çok güzel bir milletiz. Kökenlerimiz, inançlarımız. Fikirlerimiz farklı olabilir ama tarihimiz, acılarımız, sevinçlerimiz var ve bir. Hepimiz bu cennet vatana aynı sevgi ve sadakatle bağlıyız. Hepimiz bu canım güzel ülkemizde herkes için mutlu ve güzel bir gelecek kurma idealini paylaşıyoruz. Geçmişimiz ve geleceğimizle bağlı olduğumuz bu aziz vatanda tek bir canımızın bile tek bir vatandaşımızın bile ayrımcılığa uğramasını asla kabullenmedik, kabullenmeyeceğiz. Bu anlayış bize, hepimize, Anadolu’nun kadim kardeşlik kültürünün büyük bir mirasıdır. Bu anlayış bize güzel cumhuriyetimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasıdır” dedi.
“Bu ülkenin 86 milyon sahibi vardır”
Alevi yurttaşlara yönelik ayrımcı bakış açısını eleştiren İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Bu anlayışı benimsemiş olanların ve Alevi yurttaşlarımızın, inanç ve ibadetle ilgili yaşadıkları sorunlara da duyarsız kalmamız asla söz konusu olmaz. Alevi yurttaşlarımıza yönelik her türlü ayrımcı tutum ve davranışları hep birlikte yok etmek, tarihe gömmek mecburiyetindeyiz. Bu ülkenin 86 milyon sahibi vardır. Eşittir, eşit hissedardır. 86 milyon insanımızın her meşru talebine kulak vermek, dinlemek, yerine getirmek ve çalışmak mecburiyetinde olan yöneticileriz. Her bir yurttaşımızın her bir inanç grubunun kendini tanımlama hakkı vardır. Bu hakkı gasp etmek ve herkesin inanç ve ibadetlerini ben belirlerim demek demokratik bir cumhuriyette asla söz konusu olamaz. Bu anlayıştaki bir iktidarın cumhuriyetin kurucu fikrinde de demokratik düşüncenin evrensel fikrinde de asla yeri yoktur.
“Cemevleri ibadethanedir nokta”
Her gittiğim buluşmalarda özellikle altını çiziyorum ve söylüyorum. Sizlerin huzurunda bir kez daha dile getireceğim. Cemevlerinin ibadethane statüsünde olup olmadığı güç ve makam sahiplerinin tartışıp karara bağlayacakları bir şey asla değildir. Bu kararı Alevi yurttaşlarımız çoktan vermiştir. Yüzyıllardır vermiştir. Biz yöneticilere düşen bu kararın gereğini yerine getirmektir. Cemevleri ibadethanedir nokta.
“Milletçe geçmişten gelen derin acılarımız var”
Milletçe geçmişten gelen derin acılarımız var. Yaşanmış büyük adaletsizlikler var. Acılara ve adaletsizliklere, yenilerini asla ve asla eklememek için sevgide, hoşgörüde birbirini sevmekte ve saymakta kararlı olmalıyız. Eşitlik ve kardeşlik hepimizin hayata ve bu yaşadığı cennet vatana, bu güzel şehre karşı sorumluluğumuz olmalıdır. Amasız, fakatsız, çekincesiz, bir arada olmalı, bu güzel vatanın iyiliği için, bu güzel ülkede yaşayan 86 milyon insanımız için hep birlikte çalışmalıyız. Muharrem ayı bizi acılarla, adaletsizliklerle yüzleştiren başka acılar yaşanmasın diye uyaran manevi değeri çok yüksek bir zaman dilimidir. Zalimin değil mazlumun yanında durmayı, güçlünün değil haklının yanında olmayı ve davasını savunmayı bize öğretir. Bütün manevi değerlerini, bizi güçlendiren, zenginleştiren birer kıymet olarak görürsek ki öyle görüyoruz, toplumsal sorunlarımızın tamamını çözeriz ve bu cennet vatanın üzerinde umut yükselir, barış yükselir, geleceğin zengin ve müreffeh toplumu yükselir. Yaratılanı yaratandan ötürü koşulsuz severiz. Öyle değil mi? Sevmenin, kendimizle bir görmenin değerini bu içimizde hissedersek cennet gibi bir yaşamı el birliğiyle kurarız. Hiç kimsenin kendini çaresiz, garip, yoksul hissetmediği bir ülkede yaşamak hepimizin hakkıdır. Bir yandan yoksulluk bir yandan çaresizlik hüküm sürerken hiç kimse bu ülkede tam anlamıyla mutlu olamaz.
“Omuz omuza çalışacağız ve göreceksiniz mutlaka başaracağız”
Bu dergahın adını aldığı Garip Dede’nin kendini gönüller yapmaya yaşamı, hepimize ama en çok da kime biliyor musunuz? Biz yöneticilere örnek olmalıdır. Garip Dede ulu bir evliyaydı. Birey olarak kendini garipleri mutlu etmeye, gariplerin duasını almaya adamıştı. Bir garibin bile duasını alabilirsem ne mutlu bana. İşte o zaman iyi bir yönetici olmuşsun demektir. Bugünün yöneticileri garipleri sevindirmekle yetinemezler. Amacımız bu ülkede yaşadığımız her yerde yoksulluğu, garibanlığı, çaresizliği yaratan koşullara el birliğiyle hep beraber son vermek olmak zorundadır. Hiçbir yurttaşın maddi ve manevi olarak kendisini gariban hissetmediği, bu cennet vatanın eşit hissedarı hissettiği bir ülke var etmek için el ele, kol kola, omuz omuza çalışacağız ve göreceksiniz mutlaka başaracağız.
“Katliamları tarihten bugüne yaşatan hangi unsur var ise asla kabul etmiyoruz”
Bu inançla Muharrem ayının tüm gönülleri buluşturmasını diliyorum. Daha dün Hacı Bektaşi Veli’nin huzurundaydık el açtık, dua ettik. Onun güzel duygularını içimize çektik. Bu cennet şehre, bu kadim şehre geldik. Hep birlikte hizmetimize devam edeceğiz. Bugün 20 Temmuz, 50 yıl önce zalimlerin zulmü altında inleyen, Kıbrıs’taki soydaşlarımızın imdadına yetişen ve o kararı veren başta Bülent Ecevit olmak üzere bütün o dönemde mücadele eden şehitlerimize rahmet diliyorum. Gazilerimize sağlık diliyorum ve bu ülkemizde acıları, soykırımları sıkıntılı halleri, katliamları tarihten bugüne yaşatan hangi unsur var ise asla kabul etmiyoruz. Kınıyoruz, hele hele bıçağa asla sığmayan, savaşları kınıyoruz. Katliamları kınıyoruz. Aynen Gazze’de Filistinli insanlara, çocuklara, kadınlara yapılan olduğu gibi. İşte biz diliyor ve istiyoruz ki dua sevginin ve saygının büyümesine vesile olsun. Anlayış ve hoşgörünün artmasına vesile olsun. Milletçe mübarek Muharrem ayınız mübarek olsun. Tuttuğunuz oruçlar kabul olsun. Çocuklarınızın ve gençlerinizin geleceği daima müreffeh bir gelecek olsun.”