Yaşam

Avrupa’nın En Küçük Ülkelerinden Biri Olan Lüksemburg Neden Bu Kadar Zengin? 1840’taki Keşfi Duyduğunuzda ‘Şansına Bakın’ Diyeceksiniz

Dünyanın en zengin ülkesi hangisi diye sorsak mutlaka aklınıza şu gelir: Lüksemburg Gelecek. Peki neden bu kadar zengin bir ülke olduğunu hiç düşündünüz mü? Lüksemburg, İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası ekonomik alanda adını duyurmaya başladı. Ardından sanayi açısından değerli olan demir cevherinin keşfiyle başlayan ekonomik yükseliş, doğru politikalar ve fırsatların değerlendirilmesiyle yıllar geçtikçe devam etti.

2.586 km² gibi küçük bir yüzölçümüne sahip olan Lüksemburg’un tarih boyunca birçok ülkenin gözünü diktiği zengin bir ülke haline gelmesi hiç de kolay olmamıştır. Milli geliri 78.309 milyar dolar (2021) ve nüfusu yalnızca 640.064 (2021)’dir. Lüksemburg neden bu kadar güçlü?Tarihten başlayarak birlikte öğrenelim.

Lüksemburg’un derin bir tarihi var

Batı Avrupa’da bulunan ve deniz sınırı olmayan bu küçük ülkenin tarihi oldukça dikkat çekicidir. Kaynaklara göre ülkenin tarihi, kayalar üzerine kurulu antik bir kale olan Lütteburg Kalesi’nin 963 yılında satın alınmasıyla başlıyor. Birçok hanedan tarafından yönetiliyordu. iş. 15. yüzyılda dört Kutsal Roma İmparatoru (962-1806) Lüksemburg’u yönetmiş, daha sonra 1443 yılında ülke Bourbon Hanedanlığı’nın yönetimi altına girmiştir. Daha sonra Bourbon Hanedanlığı (1272) ile Habsburg Hanedanı arasındaki evlilik sonucunda ülke Hanedanlığı döneminde Lüksemburg’un yönetimi Habsburg’lara geçti.

Fransa’nın, Otuz Yıl Savaşlarına Girişiyle birlikte ülke daha da ilginç hale geldi. Tarih 1684’ü gösterdiğinde Fransa Kralı XIV.Louis. Ülke Louis (1643-1715) tarafından ele geçirildi. Habsburg Hanedanı 1697’de tekrar iktidara gelse de ülke 1794’teki Fransız işgalinden kurtulamadı. 1815’te Avrupa tarihini değiştiren Viyana Kongresi’nde bu küçük ülke bağımsız olarak kabul edildi ve Hollanda yönetimine girdi. Dükalık. III. Napolyon’un (1852-1870) işgal girişimlerine rağmen 1827’de Lüksemburg Büyük Dükalığı olarak bağımsızlığını ilan etti.

Bağımsızlığı kazanmak zaman aldı

Bağımsızlığını kazanan Lüksemburg aslında Hollanda’ya ve Lüksemburg Büyük Dükü’ne bağımlıydı. 1839 Londra Antlaşması ile İki ülke Lüksemburg’u paylaştı. Fransızca konuşulan bölge Belçika’ya verildi ve bu sonlar o zamandan beri değişmedi.

1841, 1848, 1856 ve 1868 Anayasaları ülke vatandaşlarını korumak amacıyla hazırlanmıştır. Bunun gibi, Lüksemburg kurumsal bir kimliğe kavuştu . Bu durumun ardından Lüksemburg halkı ülkesine milli duygularla daha da bağlı hale geldi.

II. Dünya Savaşı Lüksemburg için büyük önem taşıyordu. Tarafsızlığıyla tanınan Lüksemburg müttefiklerin yanında yer almak zorunda kaldı. Çünkü bağımsızlığın kazanılmasında büyük güçlerin desteği çoktu. Tarafsızlığını kırarak dünya sahnesinde yerini almaya başladı. Savaştan sonra kurulan; Birleşmiş Milletler (BM) Avrupa Konseyi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) kurucu üyesi oldu.

Ayrıca Lüksemburg, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) üyelerinden biridir ve yalnızca 890 kişilik ordusahip olmak.

Peki Lüksemburg nasıl zengin bir ülke haline geldi?

Lüksemburg küçük bir ülke olmasına rağmen güçlü bir ekonomiye ve oldukça yüksek bir refah düzeyine sahiptir. Kişi başına ortalama gelir 100.000 doların üzerinde Bu ülkenin dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almasını tek bir nedene bağlamak yanlış olur. Bunu tarihsel gelişmelerden ekonomi politikalarına, toplumsal yapıya kadar pek çok nedene bağlayabiliriz. Detayları biraz daha inceleyelim.

Önemli bir rezervin bulunmasıyla ülke ekonomisi tamamen değişti.

1840’lı yıllar Lüksemburg ekonomisi açısından oldukça dikkat çekicidir. Çünkü 1840’lı yıllara kadar ekonomisini tarımla yöneten bu küçük ülke, bu yıl topraklarında büyük bir demir rezervi keşfetti. Bu rezerv Lüksemburg’un ekonomisini hızla değiştirdi ve tarım ülkesinden sanayi ülkesi olma süreci başladı. Demir çelik sektöründe ön plana çıkarak Avrupa’nın hemen hemen tüm yapılarında kullanılmaktadır. Lüksemburg çeliğikullanılmaya başlandı.

Ulusal Kredi ve Yatırım Kurumu (Société Nationale de Crédit et d’investissement)kurulmuş.   Çelik üretimi yapmak isteyen firmaların iş kurmasını kolaylaştıracak politikalar izlendi. Küreselleşen dünyada bu politikaların şirketler için bir fırsat olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki Lüksemburg’da uluslararası şirketler kendi şirketlerini işletiyor. Sadece yüzde 1 vergi ödediler. 

Amerikan şirketlerinin Avrupa pazarına girişinin etkisi

1950’li yıllarda Amerikalı şirketler Avrupa pazarına girmenin yollarını arıyorlardı. Lüksemburg şüphesiz başlangıç ​​için en iyi seçenekti. Lüksemburg, şirket kurulumu için gerekli tüm avantajları sunuyordu. Amerikalı şirketler üretim için Lüksemburg’a geliyor Kelimenin tam anlamıyla ülke ekonomisini canlandırdı.

Böylece kişi başına düşen milli gelir yıllar itibariyle iki katına çıktı. Bu günlerde, Amazon’un bile Avrupa genel merkezi Lüksemburg’da bulunuyor.

Siyasi ve sosyal istikrar

Öncelikle ülkede başarılı sayılan bir firma. Siyasi ve sosyal istikrar bahsi geçen. Hükümet, yasama organı ve özel sektör arasındaki iyi iletişim ve sonrasında yapılan yasal düzenlemeler Lüksemburg’un ekonomik alanda yükselmesini sağlamıştır. Böylece dünya bankalarının ve yatırımcıların ilgisini çekmeyi başardı. Ayrıca çok yönlü kontrollerin yapıldığı ülkede yatırımların kalitesi de artıyor.

Lüksemburg bugün Parlamenter temsili demokrasi ve anayasal monarşi sistemiyle yönetilmektedir.Dünyada düklük sistemiyle yönetilen tek devlettir.

Coğrafi konum

Bir ülke ekonomisindeki gelişmelerde en temel faktör ülkenin coğrafi konumudur. Lüksemburg coğrafi konumu itibarıyla Avrupa pazarının kalbinde yer aldığı söylenebilir. Batı Avrupa’nın hemen her yerine trenle ulaşabilirsiniz. Avrupa’nın en değerli pazarı olan Londra’ya sadece 1 saatlik uçuş mesafesindedir ve günde 9 sefere kadar uçuş yapılmaktadır.

Antwerp ve Rotterdam gibi Avrupa’nın başlıca kargo limanları Türkiye’ye yakınlığı da Lüksemburg ekonomisinin gelişmesinin önünü açan bir faktör. Lüksemburg Havalimanı’nın konumu sadece deniz yoluyla değil, hava yoluyla da lojistik hizmetler açısından önem taşıyor.

Dahası,  2014’te yeni serbest ticaret bölgesi Freeport LüksemburgKurulmasıyla birlikte ülke ekonomisi güçleniyor.

2009 Krizi her ne kadar olumsuz etki yaratsa da Lüksemburg için kalkınma fırsatı yarattı

2009 Krizi Amerika’da başlayan ve dünyadaki tüm ülkeleri etkileyen bir krizdi. Amerika öne çıkıyor vergi meselesi, Krizin ilk nedeni kabul edildi. Amerikan şirketlerinin farklı pazarlarda üretime başlamasının krizin yarattığı hasarı artırdığı kabul edildi. Gizli belgeler birer birer ortaya çıkmaya başlayınca Lüksemburg’daki belgeler de ortaya çıktı.

Tanınmış büyük şirketler, Vergi kaçakçılığıyla suçlandı. Suçlananlar arasında Lüksemburg’un eski başbakanı da vardı. Lüksemburg yönetimi finans kanunlarıSonuç olarak bu krizden iyi bir ders alan Lüksemburg, farklı ekonomik alanlarda sağlam adımlarla büyümeye devam etti.

Köklü bir geçmişe sahip, ekonomisini sadece bir demir cevheri ile canlandırmaya başlamış, politikaları ve konumuyla uluslararası şirketlerin beğendiği bir ülke konumundadır. Lüksemburg neden bu kadar zengin? Bunun nedenlerini analiz ettik. Lüksemburg hakkında eklemek istediğiniz her türlü bilgiyi yorumlara bırakabilirsiniz.

Kaynaklar: Britannica, Lüksemburg Monarşi Büyük Dükalığı

İlginizi çekebilecek diğer içeriğimiz:

 

doganyolhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu